Eski futbolcu Sergen Yalçın, Vatan Gazetesi'nde yazdığı köşe yazısında, Milli Takım kaptanı Emre Belözoğlu'na yüklendi.
Bana ‘Hıncal Uluç’ demeyin, size gülerim
Belçika maçından alınan beraberlik bana hiç hitap edecek bir sonuç değil.. Bunun en büyük nedeni Belçika’nın bize kafa tutacak kalibrede bir takım olmaması..
Bir tek yıldızları bile yok (Oysa bize sorsan, Milli Takımımız samanyolu gibi), oyun anlayışları sadece disiplin ve mücadele üstüne kurulu, yaratıcılıktan uzaklar, çok acemiler.. Sadece 1 puan almaya gelmişler, istediklerini alıp gittiler.. Oyunu da son 20 dakika hariç istedikleri şekle getirdiler.. Onların durumu zaten beni fazla ilgilendirmiyor.. Ben daha çok bizimkilere kızıyorum.. O kadar kızıyorum ki, bunları madde madde sıralamak daha kolay olacak:
1. Türkiye'ye karşı sahaya iyi yayılan, oyunu daraltan ve sert oynayan her takım sonuç alabiliyor.. Demek ki, artık deşifre olmaya başlıyoruz.. Ermenistan’da da durum aynıydı.. Buna Fatih Hoca’nın acilen çözüm bulmasını, sahada değişik alternatifler üretmesini bekliyorum.. Yoksa o göze hoş gelen, o marifetli futbolu sergileyemezsek Türkiye’nin sempatik imajını kaybedeceğiz.. Ayrıca ’Spektaküler oynamayıp, skora dönük futbol mu oynuyoruz?’ derseniz, o da yok..
2. Çok kolay gol yiyoruz.. Zaten ben bizim takımın kimyasının bozulduğunu Servet, deli danalar gibi karşı kaleye koştuğunda anlıyorum.. Her fırsatta bu kadar öne çıkan bir stoper, yediğimiz golde rakibin tek gol silahını nasıl yalnız bırakıyor? Anlayan varsa bana anlatsın.. Servet kendini Beckenbauer sanıyor, biri ona böyle bir yeteneği olmadığını, hırsını maça doğru kanalize etmesi gerektiğini anlatsın..
3. Emre'yi biz Türkiye olarak hangi mertebeye koyuyoruz? Yıldız futbolcu mertebesine.. Ama o yıldız futbolcu gibi oynamıyor ki! Orta sahada koşuyor, mücadele ediyor sadece.. Ne yaratıcı bir ara pası, ne gole dönük bir asist ne de sonuca etki etme (penaltıyı saymayın.) Dümdüz futbol oynuyor.. Bizim beynimiz Emre ise, sahada ’beyinsiz’ kaldık demektir.. Kötü futbolcu değil ama süperstar hiç değil..
4. Maçtan sonra “Hıncal Uluç Emre’yi eleştirdi, bütün takımın morali bozuldu” geyiği yapmaya kalkan olursa gülerim.. Bizim futbolcular ne kadar da şekerden yapılmışlar anlayamıyorum.. Kariyerim boyunca bana söylenmedik laf bırakılmadı, onlara cevabı hep sahada verdim.. Emre’nin de siniri bozulduysa sahaya çıktığında herşeyi unutturup, futboluyla konuşanları susturacaktı.. Profesyonellik bunu gerektiriyor.. Aksi takdirde ikna ediciliği kalmıyor..
5. Neden bu kadar şuursuz oynuyoruz? Bunun Emre dışında başka bir yanıtının daha olması gerek.. Bir kere sakin değiliz hiç.. Topu yere indiremiyoruz, üst üste pas yapamıyoruz, sahada genleşemiyoruz, böyle çirkin bir ’harala gürele’ futbolumuz var.. Galiba Euro 2008’de olduğu gibi şansla maç kazanmaya alıştık.. “Nasılsa biri ortaya çıkar” diyoruz, bazen çıkmıyor.. Semih vurmazsa, Arda iki çalım atmazsa resmen rakip kaleye gidemiyoruz.. Bir de gol yersek daha kötü, hemen doldur-boşalta dönüyoruz.. Bu anlayışı değiştirmemiz şart.. Bu da yaratıcı ayaklarla olur..
6. 18'de tek gerçek golcü var, o da Semih.. Rakip stoperler Semih’i tutarsa yandık.. Önde tarafta top tutacak adamımız kalmıyor.. İleriye atılan her top duvardan geri dönüyor sanki.. Mesela bu takımda Fatih Tekke, Gökhan Ünal gibi gerçek golcüler niye yer almaz? Ne yazık ki Fatih Hoca, her maçta şapkadan tavşan çıkarmak istiyor.. Onları almayıp, Denizlili Çağlar’dan kahraman yaratmaya çalışıyor.. “Ben yarattım”, “Ben buldum” havasıyla olmuyor ya da her zaman olmuyor.. Bu kadar eksik kadroya Fatih’i, Gökhan’ı almıyorsan bunun mantıklı bir açıklaması olmalı, değil mi!
7. Tuncay maça çok iyi başlamıştı.. Onun sakatlanması gerçekten talihsizlik oldu.. Ve maalesef yeri dolmadı.. Bu Colin Kazım’ın da et mi balık mı olduğuna artık karar vermemiz gerekiyor.. 45. dakikada çıkarılacak kadar kötü oynadı.. Ortasını bir türlü bulamıyor, Terim ona bence gereğinden fazla güveniyor..
(Vatan)