Ağlıyordu kadın,bakarken pencerenin buğusuna.
Yılların ağırlığı ve yorgunluğu vardı üstünde...
Kentin yağmurdan yeni çıkmış havasındaydı hüzün.
Ağır ağır yerinden kalkıp paltosunu aldı,
Kaçıyordu anı dolu evden hüzün yüklü şehre doğru;
Gözlerini silerken kapıyı arkasından çekti.
Sahile doğru gitmek istiyordu,ama yürüyemedi.
Hava nemliydi iyi geliyordu,doktor tavsiyesiydi.
Taksiden inerken ağlamaklıydı gözleri...
Yavaş adımlarla geçti boş caddeyi.
Denize bakan banklardan birine otururken heyecanlıydı,
Ama o da yasaktı işte.
Kalbi ihanet edyordu ona sık sık olduğu gibi.
Eski günleri,anıları aklına geliverdi birden;
Lisedeki ilk aşkı,üniversiteyi bitirdiği günü,
Evliliğini,çocoklarının doğumunu düşündü,gülümsüyordu.
Kayıplarına gitti sonra aklı;
Sırayla hatırlar gibiydi;annesini,babasını kaybedişini,
Kocasının ölümünü,sevdiklerini teker teker yitirişini.
Nedendir bilinmez garip bir gülümseme wardı yüzünde
Yağmurlu bir havada sahildeki bankın üstündeydi ölüm.
Garip bir tebessümle karşılaştı onu bulanlar.
Sebebi bilinmeyen bir sempati belirdi ölüme karşı.
Bunlara gülümseyerek bakıyordu kadın,gidiyordu işte,
Ayrılıklar diyarından ebediyete doğru...
Gülümsüyordu işte haykırmak istiyordu Ademoğlu"na :
-Kurtuldum işte sizden diye...